MediaCat olarak her ay farklı bir konuk yazarı ağırladığımız CMO Perspektifi köşemizde bu ay söz Unilever Gıda Grubu Bölgesel Başkan Yardımcısı (Kuzey Afrika, Ortadoğu, Türkiye, Rusya) Şükrü Dinçer’de.
Trendlerle büyüyen Türkiye gıda sektörünü anlattığı yazısında sektöre dair iyi haberler paylaşan Dinçer; hazır yemekler, pişirme yardımcıları gibi yemeği daha lezzetli yapmaya yarayan kategoriler ile atıştırmalık ürünler pazarında kayda değer oranda büyüme fırsatının yakalanacağına dikkat çekiyor.
Gıda sektörü yeni trendlerle büyüyor
Türkiye’de paketli gıda sektörü, 58 milyar TL ile toplam hızlı tüketim ürünleri sektörünün yüzde 47’sini kapsıyor. Bu kapsamda hızlı tüketim ürünlerine harcadığımız bütçenin yarısını gıdaya harcadığımızı söyleyebiliriz. Böyle baktığımız zaman Türkiye’de gıda sektörünün oldukça büyük ve gelişmeye devam eden bir sektör olduğunu görüyoruz. Gıda sektörü ciroda geçtiğimiz sene bir önceki seneye kıyasla yüzde 11 büyüme gösterdi. Euromonitor tahminlerine göre önümüzdeki beş yıl içerisinde ise gıda sektöründe yüzde 34 büyüme öngörülüyor.
Büyümeye aday pazarlar
Gıda sektöründe son zamanlarda öne çıkan trendlerin başında sağlık ve doğallık geliyor. Sağlıklı beslenmeye her zamankinden daha fazla önem veren tüketicilerin, özellikle katkı maddesi içermeyen, düşük kalorili ve besin içeriği yüksek ürünlerin arayışında olduklarını görüyoruz. Temposu artan hayat içerisinde tüketiciler hem daha lezzetli hem de daha pratik ürünlere ihtiyaç duyuyorlar. Öte yandan gelişen dijital dünyanın da etkisiyle yeni tatların ve keşfedilmemiş lezzetlerin peşinde koştuklarını söyleyebiliriz.
Bu kapsamda hazır yemekler, pişirme yardımcıları gibi yemeği daha lezzetli yapmaya yarayan kategoriler büyüme trendi gösteriyor. Bunların dışında atıştırmalık ürünler pazarında da büyüme fırsatının büyük olacağını öngörüyoruz. Bu da organik ürün, taze ürün ve tüketime hazır gıda pazarını büyümeye aday pazarlar haline getirecektir. Öte yandan geçtiğimiz zor senenin ardından ev dışı tüketim pazarında ilk kez küçülme yaşandı. Ancak ETÜDER (Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği) verilerine göre bu sene yüzde 10-15 arası büyüme bekliyoruz.
Sağlıklı yaşam trendine yönelik hamleler
Değişen trendler doğrultusunda, Unilever Gıda kategorisi olarak uzun zamandır ürün gamımızı tüketici beklentilerini karşılayacak şekilde geliştirmek üzerine çalışıyoruz. Ürün içeriklerimizi tüketicilerin kendi mutfaklarında hâlihazırda kullanmış olduğu malzemelerden oluşturmaya özen gösteriyoruz. Ürünlerimizde kullandığımız tuz oranını düşürmek gibi sağlıklı yaşam trendine hizmet eden hamlelerde bulunduk.
Buna ek olarak, farklı lezzetler arayışında olan tüketicilerin beklentilerini karşılamak amacıyla 2016 senesinde Knorr sıvı çorba serimizi lanse ettik. Dünya mutfağının lezzetlerini pratik şekilde tüketicilerin sofralarına ulaştırdık. Çok yakın zamanda Hellmann’s markasını Türkiye’ye getirdik. Gençleri de unutmadık ve Calvé sos serisi ile onların dışarıda severek tükettiği sosları da yine evlerine getirdik.
Tüketicinin en kaygılı dönemi
Gıda endüstrisi olarak tüketicinin en kaygılı olduğu dönemi deneyimliyoruz. Gıda konusunda büyük bir bilgi kirliliği var. Özellikle medyada gıda ürünleri ile ilgili her gün birbirine tezat haberler çıktığına tanık oluyoruz. Tüketicilerin bu ortamda kendileri için doğru ürünü seçmekte ve doğru değerlendirme yapmakta zorlandığını söyleyebiliriz. Elbette gıda güvenliği, hassasiyetlerin içinde başı çekiyor. Tüketiciler haklı olarak yedikleri yemeğin güvenilir ve sağlıklı olduğundan emin olmak istiyorlar.
Gelişen teknolojinin aslında tükeciyi korkutan bir tarafı da olduğunu düşünüyoruz. Tüketici gıdanın endüstriyelleşmesinden, dolayısıyla doğallığını yitirip sağlığına ve çevreye zararlı olmasından endişe duyuyor. Halbuki gelişen teknoloji tarım alanlarını korumak, tüketicinin daha güvenilir ve sağlıklı gıdaya erişimini sağlamayı amaçlıyor. Unilever olarak deneyimli, yenilikçi bir gıda şirketi olmanın sürdürülebilir tarımsal hammaddelere yaygın ve uygun fiyatlı bir şekilde erişimini garanti altına almayı gerektirdiğini düşünüyoruz. Tamamen sürdürülebilir bir gıda sistemi için tarlanın ve çiftliklerin ötesine geçerek, gıdanın transferi, depolanması, işlenmesi ve tüketilmesi aşamalarında kullanılan enerji, su ve doğal kaynakları da düşünmeliyiz. Unilever olarak, “tarladan sofraya” yaklaşımıyla, sürdürülebilir bir gıda sisteminin oluşturulmasının şart olduğunu savunuyoruz.