Kullanılmış elektronik cihazları kurumsal bir altyapıyla belirli kontrol ve iyileştirmelerden sonra sertifikalandırıp yeni kullanıcılarına ulaştıran yenilenmiş elektronik cihaz sektörü, tüketici elektroniğinde yeni eğilimler yaratıyor. EasyCep CMO’su Samet Ensar Sarı ile bu eğilimleri konuştuk.
Teknolojik gelişmelerin hız kazanmasına bağlı olarak pek çok marka, ürünlerinin yeni modelini hızla piyasaya sürüyor. Böyle bir dönemde yenilenmiş elektronik cihazlar nasıl bir anlam ifade ediyor?
Her geçen gün daha fazla tükettiğimiz bir dünyadayız. Yeni teknolojileri takip etmek ve bunları deneyimlemek en büyük motivasyonlarımızdan bir tanesi oldu. Söz konusu elektronik cihazlar olduğunda kutusuyla, garantisiyle sıfırını almak alıştığımız bir deneyim ve pek çok noktada ihtiyaçlarımızı giderdi. Elektronik cihazlar ciddi bir üretim sürecinden geçiyor. Bu ürünlerin elbette kullanıcıya faydası var. Karbon salımı açısından baktığımızda, doğaya da negatif bir etkisi oluyor. Üstelik cihazların sıfırı oldukça pahalı. Fiyat açısından daha uygun ürünler arayan tüketicilerin tercihi ikinci el oluyor. Ancak bazı soru işaretleri var. İkinci el ürünlerin içerisinden bir parça çıkarıldı mı? İçerisine başka parçalar eklendi mi? Ürün içeriği kullanıcıya ifade edildiği şekilde mi gerçekten? Ürünü önce kim kullandı? İçerisinde hangi uygulamalar vardı? Bunları bilemiyoruz, kontrol edemiyoruz. Ciddiyet ve şeffaflıktan uzak, güvensiz bir ortam var burada.
Yenilenmiş elektronik cihaz sektörü, kullanıcıların teknoloji deneyimini en iyi şekilde yaşamaları için kullanılmış cihazları belirli yazılım ve donanım kontrollerinden geçirerek ürünü yeniliyor ve yenilediği ürünü kurumsal bir altyapıyla yeniden pazara sunuyor.
Bu yenilenmiş ürünler sayesinde insanlar hem diledikleri cihaza, o cihazın sıfırına ödeyecekleri paranın çok daha azını ödeyerek sahip olabiliyor hem de güvenilir yollarla, çok daha bilinçli ve kaliteli bir alışveriş deneyimi kazanıyor.
Elektronik cihaz üretimindeki karbon salımına dikkat çektiniz. Bugün sürdürülebilirlik, Avrupa Yeşil Mutabakatı, döngüsel ekonomi gibi konular gündemde. Yenilenmiş elektronik cihazların bu anlamda katkısından bahsetmek mümkün mü?
Ürünlerin ömrünü uzatarak daha fazla kişi tarafından, daha uzun süre kullanılmasını sağlıyoruz. İlk olarak bunu döngüsel ekonominin bir çıktısı olarak düşünebilirsiniz. İkincisi, Türkiye özellikle telefon konusunda ciddi bir ithalatçı konumuna sahip. Rakamlara baktığımız zaman, 2022’de 5 milyar doları geçen bir akıllı telefon pazarı olduğunu görüyoruz. 1 milyar doları geçen bir ikinci el pazarı var. Ülke içindeki telefonların daha uzun süre kullanılmasını sağlayarak ithalat ihtiyacının azalmasına katkıda bulunuyor, bu sayede milli anlamda da ekonomiye katkı sağlıyoruz.
Yakın bir zamanda “Telefonu Yenilemek İçin Önce Kafayı Yenileyelim” mottosuyla bir reklam kampanyası başlattınız. Bu kampanyanın ardında kullanıcılara yönelik nasıl bir yaklaşım var?
Yaptığımız araştırmalar net bir şekilde tüketicinin, kurumsal şirketlerin sıfır cihazlara öncelik verdiğini, ikinci bir yol olarak da ikinci el cihazlara yöneldiğini ortaya koyuyor. Yenilenmiş cihazlarla ilgili yeteri kadar farkındalık yok. Kullanıcılarımıza bir yolun daha olduğunu, yenilenmiş cihazların tüketiciye akıllı bir alışveriş deneyimi sunduğunu anlatmak istedik.
Burada, yarattığımız girişimin en somut faydalarını anlattık kullanıcılarımıza: telefonlarda 12 ay taksit imkânı, 12 ay garanti imkânı, 14 gün içerisinde iade imkânı, eski telefonu getirip yeni telefon alma imkânı… Bakın, dedik. Artık alışverişinizde en iyi teknolojiye, en son teknolojiye, kendi bütçenize de uygun bir şekilde ulaşabileceğiniz bir alternatif daha var. O yüzden kafaları yenileyelim ki bu alternatife bakabilelim.
Yenilenmiş elektronik cihazlarda kalite algısını ve güvenilirliğini sağlayan en önemli kriterler neler?
Yenilenmiş cihaz alanında güvene dokunan çok nokta var. Yenilenmiş cihazların ardında yasal mevzuatlar var. Bakanlığın kontrol ve denetim mekanizmaları var. 2020 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan mevzuat, kalite ve güven konusunda önemli bir dönüm noktası oldu. Bu mevzuat, tüketici elektroniğinde, özellikle telefonların yenilenmesiyle ilgili kurallar getirmiş, bu kurallar yenilenmiş ürünlerimiz için TSE belgesi alabilmemiz ve kullanıcılarımıza garanti verebilmek için gereken kriterleri belirlemişti. Kullanıcılarımıza cihazın içerisinde hangi parça değiştirildiyse, hangi parça neden ve nasıl tamir edildiyse, onunla ilgili bilgileri çok şeffaf bir şekilde anlatabiliriz.
Bununla birlikte Yetkinlik Kazanımı Programı, EasyAkademi gibi programlarla, kendi bünyemizde sektör profesyonelleri yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğimiz 500’den fazla çalışan burada operasyonun içerisinde. Hem yazılım hem de donanım tarafında kullanmış olduğumuz orijinal ve muadil parçalarda kaliteyi belgeleyen sertifikalara sahibiz. Üretim tesisimizde yapılan iş, son derece şeffaf, net ve güvenli bir zincirde yapılıyor. 4 bin metrekarelik yenileme merkezimizi geçtiğimiz yıl devreye aldık. Bütün iletişim çalışmalarımızda sıfır cihaz almak istemeyen kullanıcılarımıza, en güçlü alternatifin yenilenmiş cihaz olduğunu anlatabilmek istiyoruz.
Türkiye’de yaşanan enflasyon ve ekonomik zorluklar, yenilenmiş elektronik cihazlara olan ilgi ve talebi artırıyor mu?
Telefonlarımız artık çok ciddi bir değere sahip. Binlerce TL değerinde olan varlıklardan söz ediyoruz. Enflasyonist ortamda elimizde tuttuğumuz telefonların değeri durduğu yerde artıyor. Tüketicilerde bunu doğru kullanma düşüncesi gelişmeye başlıyor. Dolayısıyla evet, Türkiye ekonomisi tüketici elektroniğinde değişimi tetikleyen bir farkındalık yaratıyor diyebiliriz. Farkındalığın olduğu yerde de arayış başlıyor: “Yeni bir telefon aldım, eskisini değere dönüştürebilir miyim? Yeni bir telefonu daha uygun fiyata alabilir miyim?” gibi… Tam da bu noktada EasyCep ile karşılaşıyorlar. Birkaç yıl içerisinde Türkiye’nin ilk 10 unicorn şirketinden biri olmaya adayız. Bu yolda ilerlerken benimsediğimiz C2B2C modeliyle ülkeye katma değer yaratıyoruz. Burada tüketiciden eski cihazını satın alan, onu yenileme merkezinde tamamen yenileyen, sertifikalandıran ve sonrasında başkasına ulaştırabilen bir ekosistemden bahsediyoruz. Bu ekosistem hem eski cihazını maddi değere dönüştürmek isteyen kullanıcıları hem de kaliteli ve güvenilir bir cihaza daha uygun fiyatlarla sahip olmak isteyen kullanıcıları tetikliyor. Buradaki fayda ve değer tüketiciyi değiştiriyor ve bu değişim markamıza olan talebi artırıyor.