Türkiye’de Doğuş Otomotiv distribütörlüğünde faaliyet gösteren Scania, batarya montaj fabrikasının açılışını gerçekleştirdi. Ağır ticari elektrikli araçların seri üretiminde hızlanmayı amaçlayan markanın yeni fabrikasının açılışı vesilesiyle İsveç’te bir araya geldiğimiz Scania Türkiye Pazarlama Müdürü Levent Can Özokutucu’ya göre, Türkiye’de de yollarda elektrikli TIR’ları göreceğimiz günler hayli yakın.
Sürdürülebilirlik Scania markası için ne ifade ediyor?
Scania ağır ticari araç sektöründe Paris İklim Anlaşması’na imza atan ilk marka, dolayısıyla karbon nötr hedefini artık taahhüt ediyor. Bununla yetinmeyerek Climate Pledge’i imzalayan ilk markalardan biri oldu ve 2050 hedefinin kendisi için yeterli olmadığını, net zero hedefine 2040’ta ulaşmak istediğini söyledi. Scania CEO’su Christian Levin, Traton Group’un yani Volkswagen AG’nin ağır ticari araç markaları grubunun da CEO’su oldu ve Traton Group ile bu diğer dört marka için sürdürülebilirliğe liderlik etmeye başladı. Levin, yine Scania önderliğinde, Avrupa’daki yaklaşık 130 şirketin CEO’larının bulunduğu CEO Alliance’ın da CEO’luğunu üstlendi -ki bu grup da tamamen sürdürülebilirlik üstüne çalışıyor.
Özetle, Scania bu işi hakikaten kendi isteğiyle yapan ve net zero’ya ulaşmak isteyen bir marka. Bu motivasyonla da 2030’dan itibaren araç satışlarından yarısının, yani her 2 araçtan 1’inin elektrikli olacağını söylüyor. Üretimini de buna göre planlıyor. Tabii sadece bu da değil, Scania elektrikli araçların tek başına net zero hedefine ulaşmakta yeterli olmadığının bilincinde. Dünyanın belirli coğrafyalarında, örneğin Afrika Kıtası’nda, elektrikli araç dönüşümünün gerçekleşmesi altyapı yetersizliğinden ötürü yakın zamanda mümkün değil. Scania bu coğrafyalara biyodizel gibi çevreci alternatif yakıtlar öneriyor, üretiyor ve sunuyor.
Bu araçların üretim sürecinde de benzer bir yaklaşımı var mı markanın?
Elbette. Bataryayı yaptınız, araç dolaşımdayken sıfır emisyonla çalışıyor ama üretim aşamasında da sıfır emisyona ulaşması lazım. Bu nedenle yüzde 100 elektrikli bataryanın yanı sıra yüzde 100 yeşil alüminyum, yüzde 100 döküm demir ve yüzde 100 yeşil çelik diyoruz. Bu hedef doğrultusunda İsveç’teki H2 Green Steel firmasıyla bir sipariş anlaşmasına varıldı ve 2026’dan itibaren araçlarda yeşil çelik kullanılacak.
Özetlemek gerekirse, sadece elektrikli aracın net zero hedefine ulaşmakta yeterli olmadığını düşünüyoruz. Bütün üretim ve operasyon sürecinin de karbondan arındırılması gerekli. Scania bu noktada, Volkswagen AG markaları içinde de önderlik eden, ilham veren markalardan en önemlisi.
Karbon nötr hedefi için elektrikli araç üretim ve kullanımının ötesinde, taşımacılık zincirini de kapsayan bir eylem planının öneminden bahsediyorsunuz.
Bugün elektrikli araçları konuşuyoruz. Volkswagen Grubu tüm markalarıyla bu dönüşümün içerisinde, keza diğer markalar da… Ama karbon nötre gitmek istiyorsak, Paris İklim Anlaşması’nın karşılığı olarak, taşımacılık zincirindeki tüm aşamaları karbondan arındırmamız gerekiyor. Ağır ticarinin önemi de burada ortaya çıkıyor çünkü siz elektrikli TIR’ları, elektrikli kamyonları pazara sunabilirseniz malın üretiminden son kullanıcıya ulaşacağı kısma kadarki tüm aşamaları karbondan arındırabilirsiniz. Scania işte bu yüzden işin ürün tarafındaki emisyon kısmına bu kadar değiniyor.
Yeşil Mutabakat da bu bağlamda çok önemli konular arasında. Firmalar bundan sonra AB dışından AB’ye ürün ihraç etmek istiyorlarsa karbon salımlarını raporlamak zorundalar. Dolayısıyla, ürettiğiniz karbon emisyonu ayak izini düşürmek istiyorsanız artık elektrikli TIR’larla taşımacılık yapmak zorundasınız yoksa ürünlerinizi AB pazarına sokamazsınız. Scania bu işin liderliğini üstlendi ve yüksek adette üretime ulaşabilmek için batarya montaj fabrikasını kurdu.
Fabrika ne kadarlık bir yatırımla, kaç yıllık bir hazırlığın ardından kuruldu?
Yaklaşık 150 milyon euro tutarında bir yatırımla, takribi iki yılda kuruldu. Tabii bu yatırıma ek olarak bir de ortaklık sözkonusu, daha doğrusu Northvolt firmasıyla bir işbirliği var. Hücreleri Northvolt firması İsveç’in kuzeyinde üretiyor. Montaj hattı ise Södertälje’de, fabrikanın hemen yanında.
Türkiye’de altyapı, donanım ve alışkanlıklar bağlamında böyle bir dönüşüme ne kadar hazırız? Sürecin neresindeyiz?
Dediğim gibi, aracın elektrikli olması işin bir kısmı. Operasyonlardan kaynaklı karbonu düşürmek ise bir diğeri. Sera Gazı Protokolü bu işi kapsam 1 ve 2 olmak üzere ikiye ayırıyor. Doğuş Otomotiv olarak öncelikle buraya odaklandık. Doğuş Otomotiv halka açık bir firma ve halka açık firmalar arasında sürdürülebilirlik raporu sebebiyle 9,74 gibi çok yüksek bir kurumsal puana sahip. Distribütör olmamıza rağmen sürdürülebilirlik ana hedeflerimizden biri. Dolayısıyla operasyonlarımızdan kaynaklı karbonu halihazırda düşürmeye başladık. Doğuş Otomotiv’in bir markası olan Scania Türkiye’de de bu temsili sürdürüyor ve sattığımız araç başına beş fidan bağışlıyoruz. Aracı satın alan müşterilerimiz dilerlerse bu bağışı kendileri de yapabiliyorlar. Son tahlilde, bu sene 15 bin fidan bağışlamış olacağız.
Elbette bu yetmez, farkındalığı artırmak elzem. Bu bağlamda tüm iş ortaklarımıza, çalışanlarımıza sürdürülebilirlik eğitimleri vermeye başladık. Ek olarak tüm müşteri bekleme alanlarımıza geridönüşüm kutuları gönderdik. Tüm satış ve servis noktalarımızda atık prosedürü var. Kimyasal, plastik gibi atıklar ayrışarak belediyeye teslim edilmek zorunda. Bu sene ya da 2024 başlarında tüm tesislerimizi yeşillendirmek istiyoruz. Dolayısıyla altyapı olacak ama altyapı ve elektrikli araç dönüşümünden önce daha yapılacak çok iş var, buna inanıyoruz ve adımlarımızı bu bilinçle atıyoruz.
Türkiye özelinde bu tür bir zihniyet dönüşümünün ne kadar zaman alacağını düşünüyorsunuz? Scania Türkiye’nin orta vade hedeflerini gerçekleştirmesi ne kadar sürecek?
Çok değil. Benim öngörüm 2-3 sene içerisinde Türkiye’de yollarda elektrikli TIR’lar göreceğimiz yönünde. Her zaman söylediğim bir şey var; bu sektörde dönüşüm daha kolay. Gidilen rotalar, lojistik yolları belli. Buralara altyapı götürmek, binek ve hafif ticari araçtan daha kolay olacak.
Bir de şöyle bir avantajımız var; bu araçlar belirli bir süre kullanıldıktan sonra yönetmelik gereği zaten durmak zorunda. Şoförlerin dinlenmesi gerekli. Araçları şarj etme imkânını sağladığımızda bu araçların binek araç veya hafif ticariden çok daha kolaylıkla benimseneceğine inanıyorum.
İstasyonlar kuracak mısınız?
Bu sene Doğuş Otomotiv bünyesinde bu konuyla ilgili yeni bir firma kuruldu, Doğuş Charging System. Şu anda bu firmamız EPDK’daki gerekli lisansları çıkarmakla meşgul ve dönüşümü hızlandırmak adına kendi şarj istasyonlarımızın yönetimine başlayacağız.