MediaCat olarak her ay farklı bir konuk yazarı ağırladığımız CMO Perspektifi köşemizde bu ay, gıda perakendeciliği sektörünü masaya yatırdık.
Dijitalin yükselişi doğrultusunda öncelik verilmesi gereken konulara değinen TAB Gıda Pazarlama Genel Müdürü Seçil Kurdoğlu, markaların tüketicilerin merak ettiği her türlü konuyu anında yanıtlayabileceği ve akıllarındaki soru işaretlerini sileceği bir yapı oluşturmaları gerektiğini söylüyor.
Büyüme için global altyapıya ihtiyaç var
Türkiye perakende sektörü, 2000’li yılların başından bu yana özellikle sosyal ve ekonomik yapıdaki gelişimle birlikte geleneksel yapısından sıyrılıp daha modern bir yapı kazanmaya başladı. Şehirleşme, genç nüfus ve çalışan kadın sayısının artması son yıllarda Türkiye’de dışarıda yemek yeme oranlarında artışa neden oldu. Orta sınıfın giderek güçlenmesi ve iş gücüne katkı sağlayan genç nüfusun artması da -Avrupa ve dünyadan birçok ülkenin nüfusundan daha büyük bir rakamdan bahsediyoruz- gıda perakendeciliği sektörünün dünya ortalamalarının üzerinde büyüme potansiyeline sahip olduğuna işaret ediyor.
Böylesi büyük bir pazar, rekabeti de kaçınılmaz hale getiriyor. Markaların hızlı servis restoranları sektöründe başarıyı yakalayabilmesi ve rakiplerden farklılaşabilmesi için her yönüyle işin mantığına hâkim olmaları çok önemli. Örneğin bir markanın merkez ofis yapılanması, tedarik zinciri, üretim ve satın alma süreçleri ile franchise sisteminin global çapta bir altyapıya sahip olması gerekiyor. Buna ek olarak her alanda kendini geliştiren, öğrenmeye açık, kaliteli hizmet anlayışını içselleştirmiş güçlü bir insan kaynağı yaratılması kaçınılmaz. Bütün bu faktörler markaların rakiplerine kıyasla daha avantajlı olmalarını sağlıyor.
Ürünün kalitesi mutlaka sorgulanmalı
Hızlı servis restoranlarının üretim, saklama ve taşıma süreçlerinde kullandığı teknolojiler, hijyen ve kalite standartları sistemin güvenliği açısından önemli konular. Tüketiciler, artık bu konularda çok daha sorgulayıcı ve daha meraklı. Mobilin ve akıllı telefonların hayatımızın her alanına hâkim olması, her türlü bilgiye daha kolay ulaşabilmeyi mümkün kılıyor.
Öte yandan dışarıda yemek yiyen her bireyin yediği yemeğin hazırlık aşamasında ne tür ürünler kullanıldığını ve kalitesini mutlaka sorgulaması lazım. Dolayısıyla tüketicilerin merak ettiği her türlü soruyu anında yanıtlayabilecek ve akıllarındaki soru işaretlerini silecek bir yapı oluşturmak ve bunu, doğru mecraları kullanarak yapmak markaların öncelikli görevi olmalı.
Tüketici artık tek bir kanal kullanmıyor
Dijital dünyanın tüketici davranışını ve alışveriş kültürünü yeniden şekillendirdiği yadsınamaz bir gerçek. Bu yeni dönemde kalıcı olmak isteyen her marka iş dünyasının bu yeni normaline göre hareket etmek, bu dünyayı iyi analiz etmek zorunda. Sadece bu teknolojilerin farkında olmak yetmiyor, yeni teknolojiler ve servisleri birleştirerek iş hayatına farklı boyutlar kazandırmak çok önemli. Unutmamak gerekir ki sadece markalar değil, tüketiciler de yeni teknolojileri hızla benimsiyor. Tüketicilerimiz artık tek bir kanal kullanmıyor, çeşitli e-ticaret platformları üzerinden hizmet ve bilgi almak istiyor. Dolayısıyla orta ve uzun vadede perakende firmaları, teknoloji ve globalleşme ile değişen tüketici davranışlarını tanıyabilmeli ve iş modellerini bu eğilimler doğrultusunda güncelleyebilmeliler. Özellikle geleneksel perakendecilerin müşterilerinin gerçekten istediği dijital deneyimi yaratmakta geri kalmaması gerekiyor. Mobili iyi kullanan markalar önümüzdeki dönemde de bir adım önde olacak.
Son olarak hızlı servis sektöründe faaliyet gösteren markalar sahip oldukları iş modeli doğrultusunda, sektörün gelişimine yönelik yatırımlarına devam ederken, gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme imkânlarını tehlikeye sokmadan bugünkü kuşakların ihtiyaçlarını karşılamaya özen göstermeleri çok önemli. Bu doğrultuda sürdürülebilirliğin ekonomik boyutunun yanında çevresel ve sosyal boyutlarının bilincinde hareket etmeleri; çevre, verimlilik ve sürdürülebilirlik kavramlarını bir bütün halinde göz önünde bulundurmaları gerekiyor.