Beyaz Kağıt Pazarlama Müdürü Zeynep Kahraman ile bir araya gelip hijyen ve temizliğe dair tüm anlayışların kökleşerek bir kültür haline geldiği Türkiye’de, bu alanda yaratılan inovasyonların toplumda bulduğu karşılığı konuşuyoruz.
Türkiye’de hijyen ve temizlik konusuna bakış açısı dünyayla kıyaslandığında nasıl değişiyor?
Türkiye’deki kullanım alışkanlıkları ve titizlik biraz daha farklı bir boyutta. İçinde bulunduğumuz konjonktüre de bağlı olarak insanlar biraz kaçış, kendilerine ayırdıkları bir zaman gibi görüyorlar temizlik anını, özellikle de pandemiden sonra…
Türkiye’de temizlik ürünlerinde günlük kullanım sıklığı çok fazla. Hanelerin neredeyse yüzde 30’u gün aşırı çamaşır makinesi çalıştırıyor. Bu yüzden “sık kullanıma yönelik” ve “sık yıkananlar” gibi varyantlar çıkıyor piyasaya. Avrupa’da ise bu rakam çok daha gerilerde.
Avrupa’da ve özellikle Amerika’da sıvı deterjan daha çok tüketilirken, Türkiye’de özellikle beyazlardan leke çıkarmak sözkonusu olduğunda hâlâ toz deterjan kullanılıyor. Sıvı deterjan daha çabuk biterken toz deterjanların uzun süre kullanılabildiği algısı nedeniyle toz deterjanlar daha ekonomik ve fonksiyonel olarak yerleşmiş durumda. Toz deterjanın pazar büyüklüğü ciro ve tonaj açısından yüzde 85 iken, sıvı deterjan yüzde 15’lerde ama bu oran birkaç yıl öncesine kadar yüzde 5 ve yüzde 7 şeklindeydi. Yani kullanım alışkanlığı değişmiyor diyemeyiz, aksine çok hızlı değişiyor. İlginç olan, kullanım kurallarına uymuyor oluşumuz. Ürünün arkasında sekiz kilo çamaşır için iki kapak yazıyorsa tüketici çamaşırların temizlenmesi için bu ölçeğin yeterli olmayacağına, daha fazla deterjan kullanması gerektiğine inanıyor. Yüksek sıcaklıkta yıkamanın daha iyi leke çıkaracağı inancı da var mesela. Bunlar biraz da kültür haline gelmiş alışkanlıklar.
Alışkanlıkların bir kültür olarak kökleştiği yerde inovasyon toplumda hak ettiği karşılığı ne kadar bulabiliyor?
Eğer tüketicinin ihtiyacını, isteklerini, nelere karşı motive olduğunu, nelere karşı bariyer geliştirdiğini iyi tespit eder ve onlara doğru ürünleri sunabilirsek, inovasyonun çok ciddi bir karşılık bulduğunu düşünüyoruz.
Asperox Sarı Güç de tamamen tüketici içgörüsünden doğan bir inovasyonla oluşturuldu. Mutfakta, banyoda, outdoor yüzeylerde hep farklı ürünler kullanma eğilimi vardı. Bunlar çok yer kapladığı gibi insanları hem bütçe olarak zorluyor hem de harcanan zaman dolayısıyla bunaltıyordu. Biz de “neden her yüzeyde kullanılabilen, etkili bir ürün yapmıyoruz” dedik ve Asperox’u sektöre kazandırdık.
Mutfak yüzeylerinde, ocakta, davlumbazda, hobi araçlarının temizlenmesinde, bisiklet, otomobil, motosiklette, ev içerisinde kalorifer peteklerinde, duvarlarda… Aklınıza gelebilecek her türlü yüzeyde kullanılabilecek bir ürün sunduk. Hem kategori hem de Türkiye açısından bir inovasyondu bu ve karşılık da buldu.
Peros markamızla konsantre yumuşatıcı tarafında tamamen vegan seri yarattık. Piyasada tamamen bitkisel içeriklerden oluşan bir vegan konsantre yumuşatıcı, seri olarak yok. Bu da inovasyon açısından kıymetliydi ve yine çok güzel karşılık buldu.
Toz deterjanlarda sık yıkananlar varyantımızla beraber pazar payında yüzde 15’in üzerine çıktık ve Türkiye’nin en büyük ikinci markasıyız. Asperox’ta yüzde 61 gibi bir payla, açık ara farkla pazar lideriyiz bugün. Bütün bu rakamlar da inovasyonun karşılık bulduğunu söylüyor aslında.
Parfümlü yüzey temizleyici tarafında Asperox’ta 24 saat kalıcı temizlik kokusu vaat ettik. Yüzde 98 doğal kaynaklı bir içeriğe sahip ve tamamen hipoalerjenik. Alman Dermatest grubunun Excellent olarak raporladığı bir ürün.
Evlerimizde evcil hayvanlarımız ya da emekleyen çocuklarımız var. Sürekli yerlerde gezindikleri için formülasyonu geliştirirken onların cildini de düşünmek gerekiyor. Asperox tamamen böyle geliştirildi. Evcil hayvanlara ve bebeklere hiçbir şekilde zararı yok.
Şimdi de beş yıllık sıkı bir çalışmanın sonucu olarak tüketicilerimize sunduğumuz ilk yerli üretim Sparx bulaşık tabletiyle inovasyonu sürdürüyoruz. Gıdaya temas eden malzemeleri temizlerken deterjan kalıntısı ya da makine gözünde herhangi bir deterjan kalmaması gibi hassasiyetler var. Asperox Sparx’ı bu bakış açısıyla oradaki ihtiyaçları çok iyi tespit ederek geliştirdik. Sparx, sirke ve karbonatı limonlu yağ çözücüyle bir araya getiriyor.
Yüzde 100 yerli sermayeli bir kuruluş olarak Adana’da sadece kapsül üretimi yapan yepyeni bir tesis kurduk. Bu yatırımdan önce bu tarz ürünler yurtdışında üretiliyordu. Aynı zamanda ülkemizin cari açığını ve ithalat rakamını da artırıyordu. Bunu kendi ülke sınırlarımızda üreterek ülkemizdeki tüketicilere ve hane halkına hem daha kaliteli hem daha uygun bir şekilde sunuyoruz. Şu anda halihazırdaki kapasiteyle Türkiye’deki toplam tüketimin yüzde 65’ini karşılayacağız.
Gündeminizde bir de kurumsal kimlik değişimi mevcut. Bu kimlik değişimi; sürdürülebilirlik yaklaşımınızı ve tüketicilere sunduğunuz temizlik deneyimini nasıl temsil ediyor?
BM Kalkınma Raporu’nun Temiz Su ve Sanitasyon başlıklı altıncı maddesi ve Sorumlu Üretim ve Tüketim başlıklı 12’nci maddesini içselleştirdik ve logo değişimimiz de sürdürülebilirlikle ilgili farklı gündemleri merkeze alarak yaptığımız bir çalışma oldu.
Beyaz Kağıt’ı temsil eden küçük bir B harfi, altta bir su damlası, üstte yeşil bir yapraktan oluşuyor. Su hem yaşam kaynağımız hem sektörümüzü özetliyor. Biliyorsunuz su temizliğin çok önemli bir parçası ama aynı zamanda gelecek nesiller için sorumlu tüketmek zorundayız.
Yeşil yaprağa gelince de çevreyle ilgili sorumluluklarımızı hatırlatsın istedik. Her baktığımızda çevreye dair, sürdürülebilirliğe dair ödevlerimizi hatırlatsın, hiç unutmayalım bunları.
Logonun altını içeride yaptığımız çalışmalarla da dolduruyoruz. Yılda ortalama 45 bin ton su tasarrufu yaptığımız bir üretim sistemine geçtik. Girdi olarak suyu kullanmayacağımız üretim sistemleri oluşturmaya çalışıyoruz mesela. GES ile kendi elektrik enerjimizi kendimiz üretiyoruz fabrikalarımızda. Fosil kaynaklı elektrik enerjisi kullanımını azaltıyoruz. 2021’de kurduğumuz akıllı depomuz da enerji tasarrufunu destekliyor.
Yaptığımız çalışmalarla toplam 1,6 milyon ağacın nötralize edeceği miktarda karbondioksit ve azot dioksit salımlarımızı azalttık. Bu da yaklaşık 220 ormanın doğaya sağlayacağı fayda anlamına geliyor. Bunu daha da artırmaya çalışıyoruz.
Hep beraber daha temiz bir dünyaya tertemiz yarınlar inşa etmek bizim mottomuz. Bu mottoyla daha temiz bir dünya için bisiklet kullanımını destekliyoruz. Asperox markamızla çok ciddi sürdürülebilirlik çalışmalarımız var bu kapsamda. Sıfır emisyon ve karbon salımıyla bisikleti gelecek yüzyılın aracı olarak görüyoruz. Aynı zamanda hareket, egzersiz sağladığı için sağlığa çok faydalı. Bu nedenle 2021 yılından beri Türkiye’de Gran Fondo Amatör Bisiklet Yarışları’nın ana sponsoruyuz. Asperox BikePedia Racing Team takımımız da Türkiye’yi uluslararası arenada temsil ediyor. Yine dünyanın en büyük yarışlarından biri olan Tour de France’ın L’Étape Türkiye ayağında da ciddi bir destek sağlayacağız.
2024 değerlendirmesi, gelecek öngörü ve hedefleriyle bitirmek isteriz.
2024 Asperox Sparx’ı yaygınlaştıracağımız, farklı projelerle tüketicilerimizin karşısına çıkacağımız, AI ve artan fiyat hassasiyeti karşısında temizliği herkes için ulaşılabilir kılmak amacıyla maliyet kalemlerini, gider kalemlerini nasıl düşüreceğimiz üzerinde kafa yorduğumuz, ürün portföyünde geridönüştürülebilir ambalajların arttığı bir yıl olacak.