Bunge Türkiye Pazarlama, Ticari Pazarlama ve e-Ticaret Lideri Dr. Pınar Nokay’a göre zeytinyağı ülkemizde pek çok farklı sebepten ötürü gereken değeri görmüyor. Bilimsel veriyi arkasına alan Komili’nin çözüm ajandasında ise öncelikle zeytin ve zeytinyağı kültürünü gelecek nesillere aktarmak, sonrasında da sektöre değer katacak eğitim çalışmalarına imza atmak var.
Zeytinin tarihi bu topraklarda oldukça eski ama bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de zeytincilik ve zeytinyağı sektörüne bir mercek tutsak, siz nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Zeytin her ne kadar hem yağından hem de meyvesinden ağacına dek yarattığı kültürle binlerce yıldır bu toprakların ayrılmaz bir parçası olsa da zeytinyağının pek çok farklı etkenden ötürü ülkemizde gerektiği değeri görmediğini söyleyebiliriz. Tam da bu sebeple hak ettiği değeri görmesi için tüm çalışmalarımızı, projelerimizi “Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye” söylemimiz çatısı altında birleştirdik. Bunge Gıda markalarından Komili Zeytinyağı olarak zeytin ve zeytinyağı kültürünü bu topraklarda yaşatmak için pek çok proje yürütüyoruz. Zeytinyağı sektörünün lider markası olarak amacımız zeytin ağacının biyoçeşitliliğe katkısını ortaya çıkartmak, zeytinyağı kültürünün farkındalığının kazandırılmasını sağlamak ve sağlıklı nesiller yetişmesi için gereken kalite standartlarını korumak. Bu amaç için bütünsel yaklaşımla ve bilimsel veriye dayalı olarak zeytinin Anadolu’dan başlayan hikâyesini artık tüm dünyaya ve binlerce yıldır bu toprakların ayrılmaz parçası olan bu kültürü gelecek kuşaklara nasıl aktarabiliriz sorusuna yönelik projeler tasarladık.
Kuşaklar Boyu Yaşasın Diye çatısı altında yürüttüğünüz çalışmalardan kısaca bahseder misiniz?
Geleceğimiz için çocuk yaşta olan tüketicilerimizi zeytin ağacı ve zeytinyağının sağlığı ile tanıştırmak amacıyla MEB ile gerçekleştirdiğimiz işbirliğimizden Ayvalık’ta kuruluş çalışmaları süren Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’ne, 2018 yılından bu yana süren Anıt Ağaç projemizden artık gelenekselleşen Komili zeytin hasatlarına dek hayata geçirdiğimiz projelerin tamamını, bu kültürün kesintisiz devamlılığı adına gerçekleştiriyoruz.
Geleceğimiz olarak gördüğümüz bugünün küçükleri yarının büyükleri olan çocukları ve gençleri daima odağımızda tutuyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı ve Komili işbirliği ile ülke geleceği için erken yaştan itibaren çocukları Anadolu kültürünün ayrılmaz parçası olan zeytin ağacı, zeytinyağı ve yarattığı kültür ile tanıştırmayı hedefliyoruz. “Köklerimizdeki Bilgiyi Geleceğe Aktarıyoruz” söylemi ile Millî Eğitim Bakanlığı’yla imzaladığımız protokol çerçevesinde gerçekleştirilecek çalışmalar içerisinde hem basılı hem de Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden öğrencilerle buluşacak olan yardımcı kaynak kitapları ve okul öncesi hikâye kitaplarının hazırlanması, ilk ve orta dereceli okullarda öğrenci kulüplerinin kurulmasının yanı sıra Ayvalık Mutlu Köy Yaşam Merkezi’nin hayata geçirilmesi ve eğitim programlarının işbirliği içerinde oluşturulması yer alıyor. Kısa zaman önce eğitimlerine başlayan Ayvalık Mutlu Köy Yaşam Merkezi’nde tiyatro, yaratıcı drama, resim, geridönüşüm konulu atölyeler, müzik ve sanat atölyeleri, arkeoloji ve doğa temalı birçok eğitimin yanı sıra zeytin kültürü ve zeytinyağı tadımı gibi hem çocuklara hem de yetişkinlere özel eğitimler veriliyor. Mutlu Köy’de 7’den 70’e herkesin bir arada olacağı bir kültür ortamının yaratılmasını amaçladık. Mutlu Köy Ayvalık başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelenlere sunduğu eğitim, öğretim ve faydalı vakit geçirme imkânları ile yörenin odak noktası olacağı için de çok mutluyuz.
Hasatta her yıl şahane kişilerle çok değerli çalışmalara imza atıyoruz. Zeytinyağı kültürümüzün ve kimliğimizin bir parçası, bunu tanıtmak için Anadolu lezzetlerini ve tarihini anlattığımız, Ömür Akkor’un hazırladığı 12 farklı kitabımız bulunuyor. Bu yıl hasatta misafirlerimizin her birine kıymetli dostumuz Özcan Yüksek ve ekibinin hazırladığı, Kemal Tayfur’un kaleme aldığı Zeytin Epitom ile işin kültürel boyutuna da değerli bir katkı sağladığımıza inanıyorum.
Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü projesi şu an hangi aşamada ve neleri amaçlıyor?
Ayvalık’ta kuruluş çalışmaları süren Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nü marka olarak çok önemsiyoruz. Kültür mirası olarak gördüğümüz zeytinyağını atalarından miras almış bölgesel üreticilerle el ele vererek iyi tarım uygulamalarını destekliyoruz. Bu kapsamda Türkiye ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) arasında gerçekleştirilen işbirliğiyle EBRD sponsorluğunda Ayvalık’ta kurduğumuz Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü için çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor.
Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü’nü öncelikle Ayvalık, sonrasında da Türkiye’nin her yerinden gelecek ve bu eğitimlerden faydalanmak isteyen herkes için kuruyoruz. Alanında uzman zeytincilik ve zeytinyağı kültürü dendiğinde akla gelen pek çok önemli isim bu eğitimlerde bizlerle olacak. Eğitimler; kadın zeytin çiftçileri yetiştirme, iklim dostu, sürdürülebilir ve verimli çiftçilik pratiklerini öğretme ve organik zeytin üretimini destekleme başta olmak üzere üç temel amaca hizmet edecek. Bu eğitimleri tamamlayanlara bu alanda Türkiye’nin en önemli kurumlarından akredite sertifika vereceğiz. Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü ile kadın zeytin çiftçilerinin tarım becerilerini geliştirmeyi ve kadın işgücüne odaklanan bir eğitim ortamı sağlamayı hedefliyoruz. Komili Zeytinyağı ailesi olarak iş ortağımız tedarikçilerimiz ve zeytin çiftçileri ile uzun yıllardır geliştirdiğimiz uzun ömürlü sürdürülebilir ilişkileri çok önemsiyoruz. Sağlıklı nesillerin yetişmesi için temel gıda olan zeytinyağına, üretimine ve çiftçisine sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz.
İtalya ve İspanya bu alanda hem üretim hem de markalaşma anlamında dünyanın öne çıkan ülkeleri arasında. Türkiye’nin küresel pazardaki bu büyük oyuncularla rekabet edebilmesi için siz neler yapıyorsunuz?
Anadolu’da süren kazılarla işbirliği içerisinde toprağın altını da inceleyerek Türkiye’nin markalaşma sürecine hız kazandırmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda Komili’nin en yeni projelerinden biri de henüz duyurusu gerçekleşmemiş olan “Zeytin Kitabı: Bir tür, bir mekân, bin kültür” kitabı için çalışmalar UNESCO ile işbirliği içerisinde sürüyor. Bu çalışma ile Anadolu’da zeytinin 12 bin yıllık hikâyesi, insan ve zeytin ilişkisi anlatılıyor. Projemizde Anadolu’da çalışmalarına halen devam eden beş kazı başkanı ve dört akademisyenimizle birlikteyiz. İngilizce ve Türkçe basılacak ve iki cilt olarak hazırlanan kitabın birinci bölümü tamamlanmış olup, kitaptaki bilgilerden derlenen ilk rapor UNESCO’ya teslim edildi. İkinci raporun da 2023’te teslim edilmesi için çalışmalarımız sürüyor. Hedefimiz kendi kendine yetebilir gıda üreticisi bir ülke olmak ve ithalata bağımlı olmamak için mucize zeytin ağacının insanlık ile olan bağının tarihsel olarak ne zaman başladığına dair araştırmalarla, bu hikâyeyi dünyaya arkeolojik açıdan da anlatmak.